14 Haziran 2015 Pazar

Rıfkı'yla bir hesap meselesi

Yaşayamadığımız  hayatların hesabını sormalıyız Rıfkı. Henüz görmediğimiz şehirlerin, başını okşayamadığımız kedilerin, fotoğraflayamadığımız suretlerin hesabını… Çünkü biz bu şehirlerde çok acı çektik, çok trafiğe ve kendimize tıkandık, her kedi gördüğümüzde başını okşadık, ve her fotoğraflanacak surette kendi yüzümüzü aradık…

Her sabah yollara düşmenin hesabını sormalıyız Rıfkı. Yollara düşmek, yolculuklara çıkmak lazım gelirken, üstelik Palandöken Dağları'nda karlar erimişken, otobüse dayadığımız başımızın yeni bir öfkeye uyanmasının hesabını. .. Bütün gece fazla sigara, fazla alkol, fazla düşünce , fazla his tüketmiş başlarımız bir sabah bir başkaldırıya uyanmalı . Dünyanın tüm kötülüklerine , tüm hüzünlerine tüküren bir başkaldırı.  Tüm kedileri kucaklayan ve tüm fotoğraflarda kendi acısını arayan bir başkaldırı.  Hem gerçek hem mecaz anlamıyla bir başkaldırı. Kuş vurmayan , kuş cinslerini tahmin eden cinsten…

En çok da mutsuz kadınların hesabını sormalıyız Rıfkı. Hemcinslerine her defasında hesap ödetmeyen kadınların hesabını.  Hayatlarında her daim önümüzdeki ay nasıl geçineceğini, ders notlarını, yapılması gerekenleri durmadan hesaplayan kadınların hesabını. Not  ortalaması yüksek olan kadınların hesabını daha çok sormalıyız. Her defasında seksen beş üstü not almayı şiar edinmiş, hayat karnesindense hep düşük not alan kadınların hesabını bilhassa sorulmalı. Yıllardır yaptığı hesapları, banka hesaplarını, tüm başarı belgelerini ve takdirnameleri yakıp küllerini savurarak bir hesap sorulabilir.  Bir hesap sorulacaksa zaten ancak böyle hesap sorulabilir.

Neyse Rıfkı, ben kendimle bir hesaplaşayım.


Öptüm. 

1 yorum: