31 Mart 2013 Pazar

parmak


Bir parmağın adı yüzük parmağı Rıfkı. Yüzük parmağı diye bir parmak var. Yani işte yumurtaya can veren Rabbim, sanki çok önemsiz bir şey icad etmiş gibi, görünümü en güzel olan parmağa “yüzük parmağı” adı veriliyor. Başka işlevi yok sanki o parmağın... Şey diyorlar işte sorunca , bir tek o parmaktan kalbe giden damar varmış  , o yüzden manidarmış ..Vikvikvik.

Parmaklarımın çok güzel olduğunu söylüyorlar Rıfkı. Gerçi sen de hep söylerdin. Neyse , konumuz bu değil. Geçenlerde parmağıma biri yüzük taktı, inanabiliyor musun ? Vallahi şaka yapmıyorum. Şaka olduğunu düşünenler oldu, hatta ben de ilk başta duruma vakıf olamadım. “Noluyoo?” dedim. “Neden!” dedim. “Bir haftadır tanıdığım insansın ayol, bir kendine gel.” dedim ona. Ben dedim de dedim ama Rıfkı, tek taşımı kendim takmadığım için, bütün kızlar toplanmadığımız, neden yıprandığımızı sormadığımız için de egoma motor takıldı hani...Uzun uzun yüzüğe bakıp triplere girdim. Etek giydim.  Bacak bacak üstüne attım hanım hanımcık. Ellerimi dizime koyup, yüzük parmağımı izledim. . Bunları yaparken evlenilecek kızcılık oynadım. Ama sen  eğlenilecek kızcılık oynayıp eğlendiğimi düşün Rıfkı. Eğleniyorum zira!

Kafam karıştı Rıfkı . Evlenmek müessesi üzerine biraz kafa yordum.  Biraz evli insanlarla konuştum. Türk Kültüründe evlilik üzerine akademik bir makale okudum. “Kendine gel Hande!”,,dedim. “Evlenecek insan çeyiz malzemesi bakar, akademik malzeme ile iş yapmaz, mal mısın?” dedim. Sonra kendimi “Tek istediğim çocuklarıma güzel hikayeler anlatan, ve güzel kurabiyeler yapan bir kadın olmaktı” diyen Ursula Le Guin ablamla özdeşleştirdim. Sylvia Plath'i de anımsamadan edemedim. Hani intihar etmeden mutfak masasının üstüne çocuklarına süt ve kurabiye bırakıyor, ya. O şekil modlara girdim zihnimde... İntihar iyi bir fikir değil Rıfkı, tamam sustum.  

Sustum işte Rıfkı. Anneme gittim. Anneme dedim “Kafam karışık anne.” Annem “Sevdadandır” demedi ama ona benzer şeyler söyledi. “Üzülüyorum anne” dedim, birkaç damla yaş akıttım. “Ne yapacağıı bilmiyorum, işin kötüsü ben bu işleri beceremiyorum, hani evlilik ne görmediğim bilmediğim için...” dedim. “Hem özgürlük düşkünü olmam, insanların gözüne batıyor” dedim. “Kuş gibi özgür olmayı düşünüyorum anne, kuş dövmesi yaptırıyorum yakın zamanda...” diye ekledim. Evlatlıktan reddeceğini yine çemkireceğini düşündüm. “Senin seçimin Handecim .”diye yanıtladı.

Bir kuş kondu badi parmağıma. Yüzük parmaktan daha güzel olan parmağıma...

Evde annemin pişirdiği kurabiyeler de vardı. 


10 yorum:

  1. O güzel kurabiyelerden alabilir miyim?

    YanıtlaSil
  2. güzel ve keyifli bir yazı olmuş çok beğendim uslubunu:) bana da beklerim kitapları yorumluyorum sevgiyle kal:)
    http://myworldinthebooks.blogspot.com

    YanıtlaSil
  3. Blogumu takip edersen sevinirim. :)

    YanıtlaSil
  4. çok sevdimmmm, uzun zamandır beni bu kadar keyiflendiren bi blog bulamamıştım :) bana da bi göz atarsın sevinirim efenim ;
    http://berlindebirgurbetkusu.blogspot.de/

    YanıtlaSil
  5. Şimdi anlamadım ki evleniyor musun bir hafta önce tanıştığın adamla. Yani erken değil mi.

    Hah bir de kesinlikle kuş ol uç, gez, toz hayatını yaşa. O evlilik olur zaten ya. Ne bileyim ben de evliliğe karşıydım annemler çok baskı yaptı, sonra mı ne oldu, oldu işte bir şeyler uzun hikaye.

    Bu arada anlatımın muhteşem, gayeeet başarılısın. Tebrik ederim :)

    Sevgilerimle
    :)

    YanıtlaSil
  6. anne kurabiyesine ve ezgiin günlüğüne bayılırım:) Sizi izlemeye aldım. Ben de bloğuma beklerim.

    www.bakbuharika.com

    YanıtlaSil