11 Nisan 2012 Çarşamba

Hande'nin Veda Busesi ya da Rıfkı'nın Aşkı

 Vedaları beceremem Rıfkı. Yüzüme gözüme bulaşır. O esnada akan rimeller ve dağılan göz makyajı da.  Kötü bir tablo çıkar kısacası ortaya. Çarşamba pazarına dönmüş dramatik bir surat, gecelerce uykusuzluk, sigaralar, kahveler, sanat seviciliği bir de işte.
 Bizde aile geleneğidir  layığıyla veda edememek. Bu tavrım gelenekten geliyor yani. Kırılan dökülen kapılar camlar sonrasında , kırılan dökülen kalbiyle veda eden bir annem vardı. Bakma bu kadar duygusal anlattığıma, domuz gibiydi aslında. O bavula kendine ait üç beş şeyi tıkıştırmış, pek çok şeyi unutmuş; yeni bir kendini bulma yolunda emin, hızlı, küfreden adımlarla kapıları çarpmıştı. Teyzelerimin filan da benzer hikayeleri vardı. Ben bunları iliklerimde yaşamışken, sana  güzel güzel "Hoşçakal canımın içi, hoşçakal..." diyemezdim. Desem de anlamazdın. Ahmet Kaya dinlememiştin. (Cnbc-e dizileri izleyip, bira içiyordun. Ben o esnada anneannemle çay demleyip Fatmagül izlemekle meşgul oluyordum.)Sonra  o her vakit araya serpiştirdiğim şiir dizelerinden bir iki tanesini araya sıkıştırıverip, gözlerimi kocaman açarak ve canını yakarak bakamazdım. Yapabilirdim ama yapmazdım, ayrılık konusundaki üslubum kesinlikle ve kat'iyetle bu değildi.
O ayrılık öncesi bağrış çığrış hallerimin, asabiyetimin, ağır delikanlı abla tavırlarımın ardında yatan gerçek çok acı-ymış aslında Rıfkı. Kendim beni kenara çekip, "Gel bak bir iş çıkışı kahve içelim." dedikten sonra söyledi. Hepsi  yalnızlıktanmış. Daha doğrusu yalnız kalma korkusundan. İt gibi korkuyormuşum ya tek başıma kalmaktan, ondanmış aşırı tepkim. Kendim buna psikolojik bir sürü şey de sıraladı. İşte yansıtma mekanizması, Freud falan filan. O kısımlarını iplemedim. Şey dedi bir de, "Hengame sonrası da ayrılsan, en romantik halinle de ayrılsan bir sürenin sonunda aynı duygular kalıyor. Yani kavga dövüş ayrılıp en fazla kendini rahatlatıyorsun, o da kısacık bir zaman..." Sapına kadar haklıydı. Bazen böyle bir hidayete ermişliği tutar. O zaman onu 40'ını aşmış bir yaşlarda, bir gece kulübü taburesi üstünde "Bak aslanım, iki tip kız vardır..." diyerek gençten bir oğlana nasihatler verirken,  sonrasında nağmeli bir sanat müziği şarkısı söyleyecekken tahayyül ederim. İşte çok Türk filmi izlemişlikten oluyor bu tripleri de salağın.  Onunla deniz kenarında uzun uzun yürüdük sonra. Hak verdik, veriştirdik. Kendimizi de ödüllendirdik, pasta, Zara ve D&R'la. Dönüş yolunda kredi kartımızda -150 yetele, zihnimizde bir yığın artılar, alınmış kaloriler ve tebessümümüz vardı.
O dünya haritası puzzleını yap iyi mi Rıfkı? Beraber yapacaktık, gerçi beraber yaptıklarımızdan çok yapamadıklarımız üzerine bir ilişki yaşadık. Eskiden dünya haritalarını ressamlar çizermiş, bilirsin. Sonra o ressamlar resmin bir yerine bazen küçük bir adacık yerleştirirlermiş. Pek çok denizci orada bir ada olduğunu zannedip kaybolmuş. Halbuki o küçük adayı esasen sevgilerine armağan ederlermiş.  Çok romantiksin deme bari bu sefer, ağzına sıçayım!
Benim çevrem ise sevgililerine seksen metrekare mutluluğu çok gören adamlarla dolu Rıfkı. Sen de herkes gibisin demiyorum ama sen de herkes gibisin be Rıfkı. Rıfkı mor çiçekler zamanı, hem yağmurlar filan da var. İklim şartları diyorum Rıfkı, ayrılığa pek elverişli. Eski sevgilime yazdığım bir şey için olay çıkarmıştın, al işte şimdi bütün cümleler sana.  Bunlar sadece kağıtlara dökülenler, içimdekileri sayamıyorum.
“Raif,  ben şimdi gidiyorum. ama ne zaman çağırırsan gelirim” diyordu Maria Puder.
Beni çağırma Rıfkı.

Hoşçakal.

4 yorum:

  1. Rıfkı sana çok doldum çok şey diyesim var ama demiyorum susuyorum da asaletimden falan değil içimden saydırıyorum ondan Rıfkı!

    YanıtlaSil
  2. neler denmez ona sevgili ev anası... bugün konuşarak iki medeni insan gibi ayrıldık. medeni değilim ben diyorum ama. nickine hastayım,öperim.

    YanıtlaSil
  3. Paylaşımlar çok güzel,Nescafe makinası firması olarak artık biz de takipteyiz.

    YanıtlaSil
  4. yeminlen aynısı ben de olmuştu.. rıfkiye için.. ekmek yemektense, gidip çikolata yemeyi tercih etmişti.. karnını doyuramayacagını bile bile.. uc gunde böğğ gelecegini bile bile..
    cunku ekmek kuruydu bir parça..zor yutuluyordu.. halbuki ben ona o kuru ekmegi kızartıp, ustune nutella sürmeyi planlıyordum.. hersey cok guzel olacaktı.. neyse.. tum rıfkılar ve rıfkiyeler icin Yma Sumac'tan gelsin: Gopher Mambo.. Makam: koy g.tüne gitsin
    Ahmet YAYLACI

    YanıtlaSil