O işler öyle değil anam babam, o işler öyle değil… Delikanlılık ve dahi adamlığın hiçbir cüzünde bulamazsın yaptıklarını. Dipnotlarını deşsen, referans kaynaklarına baksan yine bir halt çıkmaz. Belki ileri gidip bütün arabesk şarkıları, bütün acıklı Orta Anadolu Türkülerini tararsın; fakat onda da bir şey bulamazsın. Acıların kralı Oğuz Atay babamızın,tuğla gibi kitaplarında “Dağılın kukla oynatmıyoruz burada, acı çekiyoruz!” gibi acının nasıl yaşanacağına dair şeyler bulursun da öyle şeyler bulamazsın!
Denmez öyle gadasını aldığım, denmez…Erkek adam, ayrıldığı nişanlısına “Ne olur görüşelim, seviyorum, özlüyorum, geberiyorum!” diye saatlerce yalvarıp, nişanlısı onu reddedince ertesi günün sabahına “Kusura bakma, boş anıma geldi, heeem benim yeni sevgilim vaar, senden genç taam 24 yaşındaa, senin fotoşoksuz halinden bile güzel, hafta sonu onunla Çeşmeye gideceğim ben…” diye mesaj atmaz. Derse maazallah suratına tükürüverirler adamın, şerbetini bile akıtırlar Alimallah! “Biz onu bir ziyaret edelim mi Hande?” sorusuna bile tenezzül etmezler bilseler. Sordular o soruları bana ciğeri beş para etmezim, hep sordular. Da ben diyemedim, böyle böyle diye…
Yani benim yüzünde ve kalbinde faça izi olmayanım, acı dediğin öyle yaşanmaz. Demet Akalın şarkıları gibi yürümez bizim buralarda işler. “Sevgilimii koluna takarım, bebekte üç beeş tur atarııım, olmadı bi dee sinema yaparımm” şarkılarını söylemez sert adamlar. Deseler deseler , “Bozar mı sandın acılar, belaya atlar giderim!” gibi t.şaklı şarkılardan giriş yaparlar acıya. Ya da arkasına bakmadan delikanlı gibi giderler. 'Yeni başlayanlar için adamlığa giriş'te hep böyle şeyler yazar. Bakma ben de bazen Demet Akalın şarkılarına eşlik ediyorum, elimde sex on the beach, üstümde janjanjan mini bir elbise ile… Giderin ne olduğunu da biliyorum ben Fosforlu Cevriyesizim. Ama öyle yerlerde hep “Bok var buraya getirdiniz, meyhaneye gideydik iyiydi!” diye sayıklanıyorum.
Jilet gibi adamların arasında büyüyünce hep böyle oluyor Helalim olmayanım. Kenar mahallelerin, mahalle mekteplerinde , ağabeyleriyle büyümüş kızlar başka oluyor. Ağabey dediysem, öyle öz ağabey anlama kadersizim; mesela bir Harun Abi vardı mahallede, içeride belini kırmışlardı aşırı ideolojisinden(!), karısını döven ve bir polis olan yan komşumuzu hastanelik edivermişti. Abi demiştim, “korkmadın mı, niye böyle yaptın adama?”, “Oportünist pezevenk! Diye delirmiş bir halde cevap vermişti. Anti emperyalist, anti oligarşik bir gençlik hareketinden dem vurmuştuk ardından uzun uzun. Sonra bir de Şeref abi vardı…
Uzatmayayım gülüm balım, bakma böyle anlattığıma. Bizim entel camialarda da acıya başka adlar verirler. Trajik ve patetik arasındaki farkı anlatırlar uzun uzun. Trajik olan, kadere başkaldıran kahramanın çektiği acıyı anlatır, onurlu bir acı sayılabilir bu nereden baksan. “Patetik” olan ise daha baştan kaderin sillesini yemiş, ya da bir yerlerde ezilmiş ve aşağılanmış olanın acısını anlatır . Seni ne tarafa koyduğumu tahmin edersin, filmlerdeki yan karakterim . Ah benim Kadir İnanırsızım, Türk filmlerinden zerre feyz almamış olanım, Genç Werther’in çektiği acıları bile hiç bilmeyenim…
Bu yazıyı edebiyatı patlatarak acıya dair bir dize ile bitirmek isterdim ; ama ne "Gün gelir acılar ezberlenir, iyileşir zamanla yaran.." diyen Yıldız Abla, ne de Siddharta da acı tanımını "verdiğimiz kadar alamadığımızda duyduğumuz duygu" diye yapan Hermann Hesse iyi gelecek bana. Acı çekecek bir yer, acıyı dibine vuracağım bir ayrılık bile bırakmadın bana hiç değmezim. Daha fazla "acımadı kiii" diye bağırma acıların çocuğunu yanlış anlamışım, ben başından beri yaptığım gibi en racom halimle susuyorum delikansızım...
aah o kürkçü dükkanlarına elbet yüz sürecekler böyle işte,sonra da yüz üstü sürünerek defolup gidecekler,tüm çöpe atılmışların olduğuyere.
YanıtlaSilnalan ya, böyle hani hiç tanımadığım etmediğim insanlar kendi benzer yaşanmışlıklarını anlatıyorlar, sonra da böyle güzel güzel cümleler kuruyorlar ya, içimden hepsini kucaklayaısm geliyor. bir insanı gerçekten tanımadan cismen bilmeden önce, düşündükleirni fikirlerini bbilmek nasıl güzel bir şey...seni tanıdığım için çok mutluyum. tekrar teşekkürler balım!
Silbu yazının en kral cümlesi -"Acı çekecek bir yer, acıyı dibine vuracağım bir ayrılık bile bırakmadın bana hiç değmezim"- ve tamamı için eline ağzına sağlık..
YanıtlaSilduyguların en net ifade edildiği anlar acı çekerkendir bunun kanıtı gbiolmuş yazı :( k bakma ama epey sövdüm ha bu herife :/
YanıtlaSil