Annem bana, Uzun Çoraplı Pippi kitabını alır. Gülümser
sonra...”Sana benziyor diye...” der. “Sana benziyor diye...” O zaman vaktiyle
yok etmek için canhıraş bir çaba sarf ettiğim çillerimden nefret ederim, o zaman vaktiyle
yok ettiğim saçımın orjinal renginden nefret ederim,bütün yok olmuşlardan nefret ederim. Var değil ama yok olmuşlardan .
Annem , Uzun Çoraplı Pippi’nin yalnızlığından, her şeyi
yapabilecek bir çocuk olduğundan bahseder. “Sana benziyor diye” der, “Benim
çocukluk kahramanım Pippi olduğundan”, “Sana aldım.” der. “Sana” kelimesinin
üzerinde dururum sonra. Çocukluğumuzda bir paket sana koyarak yaptığımız mozaik
pastalar gelir aklıma . Kırık mozaiklerle
ördüğümüz hayatımız gelir. Pastadan evler, Hansel ve Gretel gelir. Kötü
kalpli babalar, üvey anneler gelir . Tüm
yaratamadığım kahramanlardan nefret ederim sonra. Pamuk Prenses’ten,
Rapunzel’den, Sindirella’dan ideal kahtamanlardan nefret ederim. “Uzun çoraplı
, pasaklı Pippi” derim , gülümserim. O anda bir atı sırtımda taşıyabilir, bütün altınlarımı
istediğim gibi harcayabilir, dünyanın en güzel kreplerini yapabilir, üstün
güçlerimi kullanabilirim.
Annem, beni herkesten çok sever. Bana “İnsanın senin gibi
bir kızı olamaz!” der. Çok bir şeye benzememekten , gibi edatı gibi olamamaktan
nefret ederim sonra. Onun “tam” istediği insan olamamaktan, “tam” olamamaktan nefret
ederim. Kusurlarımı bu kadar açığa çıkardığımdan nefret ederim. Vaktiyle
anarşiye bulaşmış hallerimden, okula bırakma isteklerimden , okul sonrası hala okullarda sürünmemden,
herkesle kavga etmemden, sadece kahve ve çikolata ile beslenmemten nefret
ederim . Pippi olmamdan annemin de kimi zaman nefret ettiğini düşünürüm sonra.
Bir soluk alır “Uyuyorum anneee, tamam” diye seslenirim. Bir süre uyutulmak
isterim. Birileri beni ayakta uyutsun isterim. Süte şeker değil; kahveyi boca ederim sonra;
küçükken şekerli halleri de işe yaramadığı için söylenir annem.
Annem, beni sever. “Zenciler prensesi olacağım, hayat o
zaman başlayacak!” derim. Hayatın benim için erken başladığından, benim de
prenses olduğumdan bahseder sonra. Pamuk’a, Rapunzel’e , Sindirella’ya
küfreder, hepsinin çok gerizekalı kızlar olduğunu düşünürüz. Pembeler, tüller,
şatolar, hizmetliler yerine; atları, maymunları, uzun çorapları, macerayı
sevdiğimiz için mutlu oluruz.
Annem vardır; üzüntü, muz kabuğudur.
Pippi, Astrid Lindgren'in yazdığı bir kasabanın ucunda tek başına yaşayan anarşist ruhlu küçük bir kızın hikayesini anlatan roman. Pippi'nin babası bir denizci, annesi ise gökte bir melektir. Atı, maymunu, uzun çorapları ve kırmızı saçları vardır Pippi'nin. Canı her sıkıldığında "üzüntü ve muz kabuğu" diye sayıklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder