Sana seslenmekten
de yoruldum artık Rıfkı. Ne halin varsa gör, diyesim geliyor bazen. Bazen,
bazenler hiç çekilmiyor. Takvim
yapraklarının gövdesinde günlerin saklandığına inanırdım, o bazenlerin
bazısında… Dedim ya artık bazenlerin de, benim de, senin de hiç tadımız yok.
Seslenecek bir psikolog buldum, ve seni hayatımdan bertaraf etmeye karar verdim. Çünkü
Rıfkıcığım, o bana senin gibi geçmişi hatırlatmıyor, o geçmişini şettiğiminin
geçmişine kafa atmam için elinden geleni yapıyor. Şu ana kadar pek başarılı
olduğunu söyleyemem. Ama bana çok güzel şeyler söyledi. Çok güzel şeyler
söyleyen insanların elini ayağını öpesim gelir Rıfkı. “Bülbülün çektiği dili
belâsı!” derdi babaannem. Buradaki dil, kuşkusuz hem gönül hem de dil anlamında
tevriyeli bir kullanım. Rıfkıcım,
Rıfkıcım…Edebiyattan da sıkıldın biliyorum.
Neyse, sana biraz psikolog maceramı anlatayım.
İşte sandığın gibi öyle kasvetli bir oda , koskoca bir hipnoz koltuğu filan
yokmuş. Oda gibi oda, koltuk gibi koltuk, psikolog gibi psikolog oluyormuş
karşında. Ortamdaki nüansı bozan tek şey bendim o esnada. Ama Allahtan o
koltukta durmadan nüans bozucu kişiler olduğu için, canım psikolok beni çok
sevdi.
Ona geçmişle ilgili silemediklerimi anlattım.
Takıntılarımı. İlişemediğim ilişkilerimi. “ Evlenmekten
korktuğun için mi nerde evlenilmeyecek insan var , onu buluyorsun Hande?” dedi.
“Ne bileyim lan ben!” denmiyor maalesef o koltukta. “Bilmiyorum ki…” diyorsun.
Sonra işte ilişemediğin başkaca şeyleri anlatıp şıpır şıpır yaşlar akıtıyorsun.
Ona mutsuz olduğumu, her şeyi deşmekten içimin deşildiğini , psiho+
logia diye parçalarına deştiğim bu kelimenin logia, logos yani bilim kısmının
derhal beni iyileştirmesi gerektiğini, yoksa bu kadar mutsuzluğu kaldıramadığımı
söyledim.
Bana mutluluk ya da mutsuzluğun öyle bir şey olmadığını
söyledi.Onlar şöyle şeylermiş Rıfkı.Sana aynen aktarıyorum :"İnsanın dört temel duygusu
var Hande.Korku, öfke, mutsuzluk ve mutluluk. Diğer duyguların hepsi bununla
girift. Yani başarı mesela…Evet mutluluk
ama içinde öfke de barındırıyor. "Bak nasıl yaptım?! "filan diyebiliyorsun başardığında. Sonra
hırs…İçinde nasıl korku barındıran bir duygu , tahmin edersin. Şu an karşımdaki
mutsuz kadın hep geçmişteki öfkelerinden ve korkularından…”
Sana bu kadarını anlatıyorum Rıfkı, çünkü bu işlerin gizlilik
ilkesi var! Hayret bir şey. Eğitim bilimciyiz bir yerde, biz de
biliyoruz.
Oradan çıktığımda bilime saygım bir kez daha
arttı ve inan bana Rıfkıcığım verdiğim tl'leree acımayıp psikologa “Helal para kazanıyon , valla bak! diyememenin acısı içime
çöktü.
Bütün kötü bazenleri eski takvimlere gömesim
var Rıfkı!
Mujk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder