Meğersem depresyondaymışım Rıfkı. Niye hiç söylemiyorsun?
Onca zaman sessizlik sükunet sebepsiz değilmiş. Gerçi anlamam gerekirdi . Her
gece ağlayıp her sabah zorla işe gidiyordum. Fotoğrafı şutlayıp entel
mevzularımın tamamını rafa kaldırmıştım. Boş zamanlarında değil; boşluk
yarattığı her anda, içeride, dışarıda, derste sırada kitap okuyan insanım diye
övünürdüm halbusi. Şimdi bütün boşluklar bir karadelik Rıfkı, beni anlıyor
musun?
Psikolog bu defa
kendimi ve yaşadığım sorunu temsil eden bir resim çizmemi istedi.
Kocaman deşilmiş bir kalp arkasına da mutlu mesut bir tablo çizdim. Çiçekler
ağaçlar kuşlar vardı bu saykodelik çalışmamda. Çizdiğim şey şuna benziyordu:
“Bu kalp benim kalbim. Ve gördüğünüz gibi ortadan deşili.
Dünya kutuplardan basık ortası işkence, zaten. Neyse bunlar edebi
mevzular. İşte bu.”
Sonra da bu sorunu çözmem için başka bir kağıda başka bir resim çizmemi istedi.
Koskoca kağıdın ortasına iki tane çöp adam çizdim. Vaktim olsa çöpe giden
adamlar çizecektim ama resim yeteneklerimi konuşturmaya takatim yoktu.
"Bu mutsuz , şakülü kaymış hatun kişi benim. Gördüğünüz gibi
kızgın, öfkeli, hayata karşı içinden alevler fışkırmış.…Adeta hüzün ki en çok ona
yakışmış. . Bu da işte benim hayatımdaki Rıfkı. O mutsuz değil ama…"
Sonrasında bu çiko kıvamındaki resmimi yorumladı sevgili
piiskolog. Her şeyin sebebi meğersem benmişim! Zamanında o kadar kırılmışım
üzülmüşüm, kendimi o kadar yok etmişim ki, şimdi var olma ait olma mücadelesi
veriyormuşum. Yalnız yaşamak, kendi kendine yetebilmenin ağırlığını
kaldıramazmış bazen bünyeler. Kaldırmasına da gerek yokmuş. Çünkü annem "çok çok
güçlü", "kendisi gibi" bir kız yetiştirmiş. Sonrasında bu kadar gücün altında
ezilmişim. O çizdiğim kalp de meğersem benmişim. O mutlu mesut tabloyu
sadece kendimi öne koyduğum için görmez
olmuşum. Ev iç dünyammış. Kapısı penceresi olmayan iç dünya mı olurmuş gerçi.
Soluklanamıyorum piskolok, ondan diyemedim. Bir aspiratörüm olaydı içerde bari
eyiydi de diyemedim.
Çözüm için ise kendimin mutlu olması gerekiyormuş. Yanımdaki
insan bak mutluymuş, niye arızaya bağlamışım ki?! Haksızlık ediyorsun ama diye
serzenişte bulundum piskoloğa. "Benden iyi sevgili Şamda kayısı üstelik!" dedim.
Bir de o resimde koskoca bir kağıdın ortasına minimal çöp adam çizmek de
kendimi yok etmemle alakalıymış. Böyle kişiliksiz olmaz olaydım. Roscharch
yapsaydın bari, kelebek filan görürdüm de diyemedim. O kadar eğitim bilimciyiz biz de aldık
derslerini bunların da diyemedim. Neyse, iç dünyamın içi çıkmış kısacası Rıfkı.
Sonra ağlamaya başladım. Çünkü ters yüz edilince genelde
ağlarım. Birinin beni pracıkta ters yüz etmesi bütün ipliklerimi, dikiş
izlerimi teğellerimi görmesi hiç hoş değildi. Hiç hoş olmayan durumlarda da genelde ağlarım.
Şimdilerde bu nahoş durumlarda bazen küfür edip öfke nöbetleri geçiriyorum Rıfkı. Ama o an ağlamak
en kolayıydı.
Psikolog bana mendil uzatırken, bir sigara içip o resmin
ortasına koskoca bir sigara basmak istedim. Elimden gelse hayatıma en büyük
kara deliği açıp bütün kırgınları yuvarlayacaktım.
Takma.
YanıtlaSilKeske becerebilsem era
YanıtlaSil