Bu bir farkındalık yazısıdır Rıfkı. Dinleyenlerden aro.
Lisedeydim. Kıçıkırık bir dershanenin kıçıkırık bir
öğrencisiydim. İnsan o dönemlerde dershanede dereceye girmeyi çok önemli bir
şey sanıyor. Girmemeyi de pek tabi. Başarının başkalarının şartlarına bağlı olduğu
bir dünyaya sıkı sıkıya bağlanıyor. Bağlanmak temalı bir yazı yazmayacağım
sevgili Rıfkı, beni bağlarımdan azad et
artık.Neyse, işte çok iyi bir üniversiteyi kazanacak, çok iyi bir hayat
kuracak, her şey güllik gülistanlık olacak sanıyordum. Yıllar geçti. Üniversite bitti. Üniversite
sonrası yapılacak şeyler de. Güllerin dikenleri
her defasında her yanıma battı. Üstüne güllük gülistanlık hiçbir halt
olmadı. Sadi’nin Gülistan’ı hariç. Ha
bir de gül ve bülbül mazmunu.
Sonra bir gün dershanenin rehberlik servisine gitmeye karar verdim. Henüz birilerinin bana rehber olacağına , yol göstereceğine inanacak kadar küçüktüm çünkü. Rehberlik servisindeki öğretmen , ki öğretmen olmadığını sonradan öğrenmiştim, felsefe mezunu tuhaf bir kadındı (Kıçıkırık eğitim sistemimiz felsefe ve sosyoloji mezunlarını dershanelerde rehberlik hizmetlerinde süründürmeyi pek sever. ) Bu tuhaf kadın, bana önce boşanma macerasından anlattı uzun uzun. Boşanmanın ve ayrılıkların insan hayatında çok dehşetengiz etkiler yaratacağını düşünecek kadar da küçüktüm çünkü. Sonra kendi içime bu kadar fazla dönmemem gerektiğini, birazcık dünyayla ilgilenmem gerektiğini, dışarıda aslında çok güzel şeyler olduğunu söyleyerek şu hikayeyi ekledi:
Sonra bir gün dershanenin rehberlik servisine gitmeye karar verdim. Henüz birilerinin bana rehber olacağına , yol göstereceğine inanacak kadar küçüktüm çünkü. Rehberlik servisindeki öğretmen , ki öğretmen olmadığını sonradan öğrenmiştim, felsefe mezunu tuhaf bir kadındı (Kıçıkırık eğitim sistemimiz felsefe ve sosyoloji mezunlarını dershanelerde rehberlik hizmetlerinde süründürmeyi pek sever. ) Bu tuhaf kadın, bana önce boşanma macerasından anlattı uzun uzun. Boşanmanın ve ayrılıkların insan hayatında çok dehşetengiz etkiler yaratacağını düşünecek kadar da küçüktüm çünkü. Sonra kendi içime bu kadar fazla dönmemem gerektiğini, birazcık dünyayla ilgilenmem gerektiğini, dışarıda aslında çok güzel şeyler olduğunu söyleyerek şu hikayeyi ekledi:
“Budist rahiplere, rahip olacak mertebeye eriştiklerinde
şöyle bir test uygularlarmış. Arkalarından birisi elinde bir sopayla sırtlarına
indirmek için gelirmiş. Farkında olup sopadan kaçan aday, rahipliğe hak
kazanır, sopayı yiyen ise sopayı yediğiyle kalırmış. Bak, boşandıktan sonra bir
süre o kadar boş baktım ki yollara… O kadar hiçbir şeyi görmedim ki. Hayat var
Handecim,birazcık baksan etrafa…Vallahi
diyorum…”
Rehberlik servisinden çıktığımda fırlama arkadaşlarımdan birinden sigara istedim.
Sigaraya başlamayacak kadar da küçüktüm çünkü. Şimdi bu hikayeyi anımsadığımda
da bir sigara eksikliği hissettim. Birazcık etrafa baktım. Biraz, sonra biraz
daha. Hayat var mı diye sorsan bilmiyorum ki ben Rıfkı.
Çünkü güllerden çok yaralıyım.
Öptüm.
neden blogu takip edemiyoruz ya çok iyi olurduu :)
YanıtlaSil