Rıfkı, Merhaba.
Seslenme konusundaki özrüm, bu blogu sana yazmayı zorunlu
kılıyor. Halbuki seni çoktan ve defalarca öldürdüğümü biliyorsun. Senden
sonra birkaç Rıfkı daha oldu. Hatta bir tanesiyle boktan ötesi , uzuun
sayılabilecek bir hikaye yaşadık. Ona İkinci Rıfkı, Rıfkı II. diye seslenmek isterdim; fakat kendini bir
halt zannedecek salak. O yüzden sana seslenmeye devam Rıfkı. Çünkü en iyi hikayeleri ölülerin anlattığı gibi,
hikayeleri en iyi dinleyenler de ölülerdir.
Mutsuzluğum depresyonlarım hat safhada yine Rıfkı. “Yine mi?”
dediğini duyar gibiyim. Yine tabiki Rıfkı, ne olmasını bekliyordun ki! Bir
kıştan daha ne beklenir? Koskoca kuzey yarım küre içimi bile ısıtmayan
adamlarla dolu. Birkaçına atkı örmüşlüğüm olan, sonrasında o ördüğüm atkı ile
boğazlamak istediklerim adamlar üstelik bunlar. Kendilerinin başıma ördükleri
çoraplardan bahsetmeyeceğim. Sürekli üşüyen ellerim ve ayaklarımdan da...Yalnız
uyanılan kış sabahlarının yirmi beşimde “Yeter be yeter!” hissi uyandırmasından
da... Böyle romantikli konuşmalarım hep yazı icabı. Yoksa buz gibi odalarda,
sabahın karanlığında, yüzümüze ayılmak için çarptığımız yalnızlık kadar dinç
tutan bir şey yok adamı...
Kış , pek fena işte Rıfkı. Kışkışlarımıza aldırmayacak kadar
fena. Son zamanlarda hayatıma giren Rıfkılara ve sana hiç atkı örmemiş olmam
beni sevindiriyor. Yalnızlığımı ilmek ilmek ve haroşe olarak çoğaltmamış
hissediyorum kendimi. Sonra bir de güzel görünsün diye püsküllerini yapıp, bu
"püsküllü yalnızlık" hadisesine dokunmamışım gibi geliyor.
“Kalın giyinseydin Hande!” cümlesini o kadar çok duydum ki
Rıfkı senden ve diğer Rıfkılardan. Hepsine, hepinize buz gibi bir metanetle ve
soğukkanlılıkla “İyiyim ben, yok bir şey!” diye cevap verdim. Titreyen ellerimi
yumruk yapıp ceketimin cebine soktum sonra. Elleri sıcak adamlar da vardı, ama yumruk yapmak daha fazla işe yarıyordu.
Bugün bunu bir kez daha anladım. Bugün de, bu kışın başlangıcında da, siyah
paltomun cebinde , ellerim yumruk, hızlı soğuk adamlarla yürürken...
Sana bir boyun atkısı gerek. /Çünkü kış geldi./Ve sular
bir uzun geçmişe hazırlanır. Nerdeyse.
Bir çocuk ölür. Bir kadın hastalanır. Odalar bulutlanır.
Su içmekten. Uzak. Bir köfte kokusundan /İnsan/uzak/bir memleket havasından./Belli belirsiz bir şeylerden utanır.
Yapışkan ve dayanıksız bir vidanın eşliğinde /Gece.
Hatırlarız bir günlerde üşümediklerimizi. /Üşümeyeceklerimizi. (T.Uyar, Bilirim Bir Kışa Hazırlanmayı)
Bir çocuk ölür. Bir kadın hastalanır. Odalar bulutlanır.
Su içmekten. Uzak. Bir köfte kokusundan /İnsan/uzak/bir memleket havasından./Belli belirsiz bir şeylerden utanır.
Yapışkan ve dayanıksız bir vidanın eşliğinde /Gece.
Hatırlarız bir günlerde üşümediklerimizi. /Üşümeyeceklerimizi. (T.Uyar, Bilirim Bir Kışa Hazırlanmayı)
sen hep yaz rıfkı'ya bende okuyayım olur mu?
YanıtlaSilolur ki başak... teşekkürler başak:)
SilSöz uçar, çünkü büyülüdür. Bayıldım buna. Sonra etraflıca uğramak dileğiyle. Not: Kelime doğrulama varmış blogunuzda, kaldırabilirseniz sevinirim :p
YanıtlaSilnasıl yapacağım inanın bilmiyorum :)
Silyazın çok güzel duygular harika ellerine sağlıktakibe aldım bende beklerim gelirsen çok sevinirim. :)
YanıtlaSilçok teşekkürler:)))
SilRıfkı'ya mektuplar mı olsa bu blogun adı? Kitap istiyorum Hânde! Yaz,iyi gelir bütün kışlara.
YanıtlaSilnim sofyan, erkek ya da kadın bütün "rıfkı"lar için söylüyor: senden bana yar olmaz... http://www.youtube.com/watch?v=LqVa_79u3A4
YanıtlaSilsize gelince: atkı tamam. elleriniz için eldiven, o da tamam.
her şeyden çok üşüyen kalbiniz içinse...
ben de bilmiyorum.
ben neden daha önce seni okumamışım diye kızıyorum kendime ne kadar insana dokunuyor bu yazılar kusura bakma ama Rıfkı'ya teşekkürü bir borç biliyorum bu yazıları sana yazdırdğı ve sen de bize sunduğun için sen yazmaya devam et ne olur seni okurken ben de içimden ithaf ediyorum seslenemediklerime
YanıtlaSil