20 Ağustos 2012 Pazartesi
sus untu
Cahiller, "ALLAH bizimle konuşmalı veya bize bir mucize gelmeli değil miydi," dediler. Daha öncekiler de onlar gibi konuşmuşlardı. Kafaları birbirine benziyor. Biz mucizeleri, inanacak olanlara sergileriz.
Bakara, 118
7 Ağustos 2012 Salı
Merhaba Mülayim Merhaba !
Rıfkıyı öldürdüm Mülayim
biliyorsun. Gerçi geçenlerde cüzdanımın hiç kullanmadığım arka gözüne sıkışmış
buldum kendisini. Gönderdiği çiçeklerin üzerine iliştirilmiş notlar olarak. Kendisi itoğlu itlikte post
doktora yaptığından yok ediverdim o notları oracıkta. Bazen aylar, yıllar bir
nesne ,bir eşya haline gelir. Bir yüzük,
bir fotoğraf , yazılmış küçük bir not ya da resim çerçevesi olur Sanki
o nesneleri yok edince her şey bitecektir. Bundandır, yüzükler fırlatılır, fotoğraflar
yırtılır, çerçeveler asıldığı yerden aşağı indirilir; ya da tam tersi olur ;
aile yadigarlarları korunur, manevi değeri olan şeyler olur, yıllarca taşımaktan
usanılmayan nesneler yanıbaşımızdadır. Bir yığın anıyı taşıyorsun Mülayim,
benden daha iyi bilirsin bunları... Köklü ailenin çocuğu olmak gülümsemesini
taşımakla aynı şey bu.
Şimdi sen varsın ya Mülayim, yeni
hayali değeri olan, hayati kahramanım.. İsimler müsemmayı etkiler doğuda.
İnsanın kaderi ismiyle belirlenir. O yüzden isim vermek önemlidir bizde, ad vermek başlı başına bir törendir. İşte bu
sebepten sana Mülayim demek istiyorum, Mü-la-yim.

Sözün özü, merhaba ile elveda arasında
bir sıkıntı büyütüyormuşum gibi hissediyorum Mülayim... Motoru yakmış olma
ihtimalim yüksek, bu duruma çare bulup bulamayacağından henüz emin değilim. Üç
beş kilometre daha gidebilrim gibime geliyor ama bu koskoca yolu beraber
geçirebilir miyiz, o konuda şüphelerim var. Ömrü bir yola benzetmek, ve bu yolun
aslında tasavvufi manada da, yani simurg kuşunun hikayesinde , devir nazariyesinde, biraz da ithakinin
macerasında olduğu gibi...Neyse Mülayim , neyse. Seni çok seviyorum. Ben gideyim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)