12 Kasım 2014 Çarşamba

Rıfkı'yla terapi yapıyorum-2

Meğersem depresyondaymışım Rıfkı. Niye hiç söylemiyorsun? Onca zaman sessizlik sükunet sebepsiz değilmiş. Gerçi anlamam gerekirdi . Her gece ağlayıp her sabah zorla işe gidiyordum. Fotoğrafı şutlayıp entel mevzularımın tamamını rafa kaldırmıştım. Boş zamanlarında değil; boşluk yarattığı her anda, içeride, dışarıda, derste sırada kitap okuyan insanım diye övünürdüm halbusi. Şimdi bütün boşluklar bir karadelik Rıfkı, beni anlıyor musun?

Psikolog bu defa  kendimi ve yaşadığım sorunu temsil eden bir resim çizmemi istedi. Kocaman deşilmiş bir kalp arkasına da mutlu mesut bir tablo çizdim. Çiçekler ağaçlar kuşlar vardı bu saykodelik çalışmamda. Çizdiğim şey şuna benziyordu:




“Bu kalp benim kalbim. Ve gördüğünüz gibi ortadan deşili. Dünya kutuplardan basık ortası işkence, zaten. Neyse bunlar edebi mevzular.  İşte bu.”

Sonra da bu sorunu çözmem için başka bir kağıda başka bir resim çizmemi istedi. Koskoca kağıdın ortasına iki tane çöp adam çizdim. Vaktim olsa çöpe giden adamlar çizecektim ama resim yeteneklerimi konuşturmaya takatim yoktu.


"Bu mutsuz , şakülü kaymış hatun kişi benim. Gördüğünüz gibi kızgın, öfkeli, hayata karşı içinden alevler fışkırmış.…Adeta hüzün ki en çok ona yakışmış. . Bu da işte benim hayatımdaki Rıfkı. O mutsuz değil ama…"

Sonrasında bu çiko kıvamındaki resmimi yorumladı sevgili piiskolog. Her şeyin sebebi meğersem benmişim! Zamanında o kadar kırılmışım üzülmüşüm, kendimi o kadar yok etmişim ki, şimdi var olma ait olma mücadelesi veriyormuşum. Yalnız yaşamak, kendi kendine yetebilmenin ağırlığını kaldıramazmış bazen bünyeler. Kaldırmasına da gerek yokmuş. Çünkü annem "çok çok güçlü", "kendisi gibi" bir kız yetiştirmiş. Sonrasında bu kadar gücün altında ezilmişim. O çizdiğim kalp de meğersem benmişim. O mutlu mesut tabloyu sadece  kendimi öne koyduğum için görmez olmuşum. Ev iç dünyammış. Kapısı penceresi olmayan iç dünya mı olurmuş gerçi. Soluklanamıyorum piskolok, ondan diyemedim. Bir aspiratörüm olaydı içerde bari eyiydi  de diyemedim. 

Çözüm için ise kendimin mutlu olması gerekiyormuş. Yanımdaki insan bak mutluymuş, niye arızaya bağlamışım ki?! Haksızlık ediyorsun ama diye serzenişte bulundum piskoloğa. "Benden iyi sevgili Şamda kayısı üstelik!" dedim. Bir de o resimde koskoca bir kağıdın ortasına minimal çöp adam çizmek de kendimi yok etmemle alakalıymış. Böyle kişiliksiz olmaz olaydım. Roscharch yapsaydın bari, kelebek filan görürdüm de diyemedim.  O kadar eğitim bilimciyiz biz de aldık derslerini bunların da diyemedim. Neyse, iç dünyamın içi çıkmış kısacası Rıfkı.

Sonra ağlamaya başladım. Çünkü ters yüz edilince genelde ağlarım. Birinin beni pracıkta ters yüz etmesi bütün ipliklerimi, dikiş izlerimi teğellerimi görmesi hiç hoş değildi.  Hiç hoş olmayan durumlarda da genelde ağlarım. Şimdilerde bu nahoş durumlarda bazen küfür edip öfke nöbetleri geçiriyorum Rıfkı. Ama o an ağlamak en kolayıydı.

Psikolog bana mendil uzatırken, bir sigara içip o resmin ortasına koskoca bir sigara basmak istedim. Elimden gelse hayatıma en büyük kara deliği açıp bütün kırgınları yuvarlayacaktım.