29 Eylül 2014 Pazartesi

Rıfkı'yla terapi yapıyorum-1

Sana seslenmekten de yoruldum artık Rıfkı. Ne halin varsa gör, diyesim geliyor bazen. Bazen, bazenler hiç çekilmiyor. Takvim yapraklarının gövdesinde günlerin saklandığına inanırdım, o bazenlerin bazısında… Dedim ya artık bazenlerin de, benim de, senin de hiç tadımız yok.
Seslenecek bir psikolog buldum, ve  seni hayatımdan bertaraf etmeye karar verdim. Çünkü Rıfkıcığım, o bana senin gibi geçmişi hatırlatmıyor, o geçmişini şettiğiminin geçmişine kafa atmam için elinden geleni yapıyor. Şu ana kadar pek başarılı olduğunu söyleyemem. Ama bana çok güzel şeyler söyledi. Çok güzel şeyler söyleyen insanların elini ayağını öpesim gelir Rıfkı. “Bülbülün çektiği dili belâsı!” derdi babaannem. Buradaki dil, kuşkusuz hem gönül hem de dil anlamında tevriyeli bir kullanım. Rıfkıcım,  Rıfkıcım…Edebiyattan da sıkıldın biliyorum.
Neyse, sana biraz psikolog maceramı anlatayım. İşte sandığın gibi öyle kasvetli bir oda , koskoca bir hipnoz koltuğu filan yokmuş. Oda gibi oda, koltuk gibi koltuk, psikolog gibi psikolog oluyormuş karşında. Ortamdaki nüansı bozan tek şey bendim o esnada. Ama Allahtan o koltukta durmadan nüans bozucu kişiler olduğu için, canım psikolok beni çok sevdi.
Ona geçmişle ilgili silemediklerimi anlattım. Takıntılarımı. İlişemediğim ilişkilerimi. “  Evlenmekten korktuğun için mi nerde evlenilmeyecek insan var , onu buluyorsun Hande?” dedi. “Ne bileyim lan ben!” denmiyor maalesef o koltukta. “Bilmiyorum ki…” diyorsun. Sonra işte ilişemediğin başkaca şeyleri anlatıp şıpır şıpır yaşlar akıtıyorsun.
Ona mutsuz olduğumu,  her şeyi deşmekten içimin deşildiğini , psiho+ logia diye parçalarına deştiğim bu kelimenin logia, logos yani bilim kısmının derhal beni iyileştirmesi gerektiğini, yoksa bu kadar mutsuzluğu kaldıramadığımı söyledim.
Bana mutluluk ya da mutsuzluğun öyle bir şey olmadığını söyledi.Onlar şöyle şeylermiş Rıfkı.Sana aynen aktarıyorum :"İnsanın dört temel duygusu var Hande.Korku, öfke, mutsuzluk ve mutluluk. Diğer duyguların hepsi bununla girift. Yani  başarı mesela…Evet mutluluk ama içinde öfke de barındırıyor. "Bak nasıl yaptım?! "filan diyebiliyorsun başardığında. Sonra hırs…İçinde nasıl korku barındıran bir duygu , tahmin edersin. Şu an karşımdaki mutsuz kadın hep geçmişteki öfkelerinden ve korkularından…
Sana bu kadarını anlatıyorum Rıfkı, çünkü bu işlerin gizlilik ilkesi  var! Hayret bir şey. Eğitim bilimciyiz bir yerde, biz de biliyoruz.
Oradan çıktığımda bilime saygım bir kez daha arttı ve inan bana Rıfkıcığım verdiğim tl'leree acımayıp psikologa “Helal para kazanıyon , valla bak! diyememenin acısı içime çöktü.

Bütün kötü bazenleri eski takvimlere gömesim var Rıfkı!

Mujk.