28 Aralık 2012 Cuma

Rıfkı'yı Beklerken


                             Şimdi sana bir hikâye Rıfkı. Çok fazla söze gerek bırakmayan, azıcık sözle her şeyi anlatan bir hikâye. Butimar kuşunun hikâyesi. Butimar, her gün deniz kıyısına çöküp kanatlarını açar. Denizin bir gün kuruyacağını düşündüğünden, sırf bu yüzden denizden hiç su içmez... O da simurg olmaya niyetlenmiştir fakat aşk makamına takılıp kalmıştır. Daha aşması gereken beş makam  vardır üstelik..Kaf Dağının ardı onun için artık hayal olmuştur. Onun vadisi de denizdir işte, ummandır, yani sonsuzluktur , ya da gerisi senin güzel zihnindedir Rıfkıcığım. Butimar'ın deniz kıyısında sessiz, nefessiz bir ölümü beklemesi, nereden baksan saygı duyulasıdır. Zira makamlardan ikincisi olan aşk, ziyadesi ile tehlikelidir Rıfkı!

Bazı insanları da Butimar’a benzetirim ben. Korktuklarından , çekindiklerinde beklemeye mahkumlar bir ömür. Tek başınalığa, yalnızlığa ya da yalın olmayan tekil hallere... Denizler kuruyacak bir gün Rıfkı, bunu ben de biliyorum. Göllerin, nehirlerin ya da ne bilim, hiç tükenmez dediğimiz suların çekildiğini gördük. Ama denizler için daha değil. Daha hiç değil.


          
  *Ben bu hikayeyi, Sadık Hidayet’in Kör Baykuş’unda okudum. Yüzyıllardır bilgeliğin, aklın sembolü olan baykuşa yüklediğimiz değeri sorgulatıyordu aslında Hidayet. Ya baykuş körse? O zaman ne olur?

17 Aralık 2012 Pazartesi

Bir gül'e...

Birileri bana bir şeyler ithaf edince o kadar mutlu oluyorum ki Birgül'üm...Bütün renklilerle beyazları ayırıveriyorum o anda. Renklilere yapılması gerekeni oracıkta yapıyorum. Sonra da siyahları hiç araya karıştırmadan, yumuşatıcılarla ruhumu yumuşatıyorum.. Siyahları temizlemek için de uzun program yıkama ayarlamalı diye mırıldanıyorum.


Geçenlerde İstanbul'a geldim. Uzaklar belki yakın olur diye. Arayacaktım, bilemedim. "Şimdi iki saatliğine,Yiğit de var hem, te Anadolu yakası, anasının nikahı mesefa zten..." nedenlerini sıraladım kendime. Yakınlarına geldikçe uzaklaştığım insanları düşündüm sonra. Ne kadar yakın, aslında o kadar uzak oluyor bazen dedim. Ya da tam tersi işte. Yani diyeceğim o ki, o kadar yakınsadım ki seni...Bu da böyle bir sebeb-i ithaf olsun. 

Öptüm. 


http://evanasi.blogspot.com/2012/12/handeye.html

1 Aralık 2012 Cumartesi

eksiklilikler



Uyuyamıyorum Rıfkı. İşin daha kötüsü bu uyuyamadığım gecelerde hiçbir şey yapmıyorum. Kitap okursam uykum geliyor, eğer şimdi uyursam işe yetişememekten korkuyorum; film izleyecek olsam o filmin sonunu getirebileceğime emin olmadığım için... Anladığın üzere yine depreşmelerdeyim Rıfkı. Yine yarım yamalak, sersem sepelek, ezik büzük...

Kadınlara bakıyorum. Erkeklere bakıyorum sonra. Yetmiyor. Çok eski zamanlarda yaşamış olanlarına bakıyorum. Ehl-i beyte bakıyorum biraz, yüreğime su serpiyor susuzlukları. Servet-i Fünûnda, yaşamış birkaç adama bakıyorum, yüreklerinde büyüttükleri servete... Tarihi olayları yaşandıkları çağa göre hiç değerlendirmiyorum o anda ama. Aşiyan’a çekilen Tevfik Fikret’e, “Beni de yanına al; hem Haluk’a yeni bir defter yazarız belki, hem de çocuklara anlatmamız gereken daha fazla hikayemiz olur, Şermin ve birkaçı daha...” demek istiyorum.  Mehmet Akif’le kavgalarına son vereceğimi bile düşünüyorum, ikisine de yalnızlıktan, kırgınlıktan, susmaktan bahsedersem sorunları hallolacak gibi...

Sana da bunlardan bahsetmek isterdim Rıfkı. Seni geçtim bunlardan bahsedebileceğim herhangi  biri olsun isterdim. Sonra işte bu yalnızlığın, kırgınlığın, susmaların üstüne  ikimizden biri bu sessizliği bozacak , kısacık ama harika bir cümle söylerdi. Ehli-i beyte, ve Servet-i Fünûn’a meydan okuyacak bir cümle. Üzerine tartışmasak da olurdu sonra, o kadar çok her şeyimi tartıştım ki Rıfkı zamanında, senle ve herkesle; vaktiyle dirhem dirhem tartarak bünyeme yerleştirdiğim her şey allak bullak oldu şimdilerde.

Bazı hakikatler var. Bazı güzel adamlar. Bazı sessizlikler. Bazı sabahlara karşı uyuyamayan insanlar.  Eksiklikleri bile tamlık ifade ediyor. Yani eksik oldukları için aslında tamlar. Onu demek istemedim, demek istediğim şu: Eksik olduğu için bütünlüğünü koruyan şeyler ve insanlar var bu dünyada. Yenildikleri için var olmuş, kırgınlıkları yüzünden bir döneme damgasını vurmuş, ve eksik kısımları yüzünden cümleler sahibi...




                "Sen eksik olma Rıfkı... "